Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Panelist oldum
16/01/2012

BEN paneller çağının çocuğuyum.

İlk gençlik yıllarımda...
Akranlarımın çoğu “12 Eylül’ün apolitik ortamı”na su taşırken...
Ben o panelden bu panele koşturup dururdum.
“Bilsak” ya da “Mülkiyeliler Birliği” salonlarının duvarlarının dili olsa da anlatsa...
* * *
O günlerde...
Panellerin denklemi şöyle kurulurdu: Bir sağcı yazar, bir solcu yazar, bir de İslamcı yazar bir masada kıyasıya tartışırlar, biz de büyük bir açlık içinde seyre dalardık.
“Açlık” vardı, çünkü memleketin üzerinden 12 Eylül geçmişti silindir gibi...
Konuşmak yasak, tartışmak yasak, ifade etmek yasak, düşünmek yasak...
Yasakçılar yasakların iplerini hafiften gevşetince başlamıştı bu “panel modası”.
* * *
O zamanlar bütün panellerin başlığında şu iki sözcük mutlaka yer alırdı:
“Demokrasi” ve “Özgürlükler”.
Sağcısı, solcusu, İslamcısı...
Hepsi ama hepsi daha demokrat, daha özgür bir Türkiye için konuşurlardı.
Murat Belge’li, Taha Akyol’lu, Uğur Mumcu’lu, Ali Bulaç’lı, Aziz Nesin’li, Hüseyin Hatemi’li, Mete Tunçay’lı, Abdurrahman Dilipak’lı panellerin hastasıydık.
Eğer seyrettiğimiz panel, hararetli geçmişse...
Hele “İslamcı yazar”, gol üstüne gol atmışsa...
Müthiş enerjik, süper keyifli olurduk.
Panelden çıkınca kendimizi şahane bir sinema filminden çıkmış gibi hissederdik:
Daha heyecanlı, daha bilenmiş, daha mutmain, daha özgüvenli...
* * *
Sonra bitti paneller dönemi...
- Söylenecek sözler tükendi.
- Panelistler kendilerini tekrar etmeye başladı.
- Tartışmacılar bir araya gelmek istememeye başladı.
Hepsinden önemlisi...
- Özel televizyonlar yayına başladı ve politik tartışmalar kendilerine yeni bir mecra buldu.
Ve paneller, “tatlı bir hatıra” olarak kaldı hafızalarımızda...
* * *
Cumartesi günü Ankara Barosu’nun düzenlediği “Hukuk Kurultayı”nın son paneline konuşmacı olarak katılınca eski bir hatırayı yâd eder gibi oldum.
İlk gençlik yıllarıma gittim.
Barolar Birliği’nin o salonunda kendimi bir anda “Bilsak” ya da “Mülkiyeliler Birliği” salonlarından birindeymişim gibi hissettim.
Nasıl hissetmeyeyim?
- Eski dönemin panellerinde olduğu gibi bu panelde de “akacak mecra bulamayan kıstırılmış bir enerji” vardı. Konuşmak isteyen, tavır koymak isteyen, silkinmek isteyen bir enerji...
- Eski dönemin panellerinde olduğu gibi bu panelde de panelistler hep aynı noktalara işaret ediyorlardı: “Demokrasi” diyorlardı, “özgürlükler” diyorlardı, “adalet” diyorlardı...
- Eski dönemin panellerinde olduğu gibi bu panelde de dinleyiciler diri, heyecanlı ve beklentili sorular soruyorlardı.
Ama durun bir dakika!
Bir fark vardı: Eski dönemin panellerinde çok sık bir şekilde “Devlet Güvenlik Mahkemeleri”nden söz edilirdi, bu panelde ise çok sık bir şekilde “Özel Yetkili Mahkemeler”den söz edildi.

Tutuklayarak parti kapatma

BDP’yi kapatmıyorlar.
- Çünkü parti kapatmaya karşılar...
- Çünkü bu devirde parti kapatmanın çok yanlış olduğunu düşünüyorlar.
- Çünkü partilerin ancak halk tarafından sandıkta kapatılması gerektiğini düşünüyorlar.
- Çünkü parti kapatmanın Avrupa standartlarına uymadığını düşünüyorlar.
Onun yerine...
- Daha az baş ağrıtacak...
- Daha az tepki çekecek...
- Hiç değilse görüntüyü kurtaracak...
Bir yöntem bulunmuş.
Tutuklayarak işi bitirmek istiyorlar.
“KCK operasyonu” adı altında...
Partinin kadrolarını eritiyorlar.
Bu iş böyle giderse...
Tüm kadroları içeri düşmüş olan parti, otomatikman kapatılmış olacak.
Böylece biz Türkler, dünya siyasi hukuk tarihine “yeni bir parti kapatma yöntemi”ni armağan etmiş olacağız.
Kutlu olsun!

Yargıçların askeri brifinglere katılması

ANKARA Barosu’nun düzenlediği panelde 28 Şubat ile bugünü kıyaslarken 28 Şubat döneminde askerlerin yargı mensuplarına verdiği brifingleri gündeme getirdim.
Bunun yanlışlığına işaret ettim.
Dinleyici sıralarında oturan emekli Danıştay Başkanı Nuri Alan, söz alarak benim bu saptamama itiraz etti.
Dedi ki:
“O brifinglere ben de katıldım. Yargıçlar her türlü toplantıya katılırlar. Önemli olan aldıkları kararlarda katıldıkları o toplantıların etkisinin olup olmamasıdır.”
Şöyle yanıt verdim kendisine:
“Ama yargıçlar o brifinglere soğukkanlı bir şekilde katılmadı. Alkışlarla destek verdi.”
Bu cevabım salonun önemli bir kısmı tarafından alkışlarla desteklendi.
* * *
Şunu anladım:
Bundan böyle askerler yargı mensuplarına brifing vermeye falan kalkışmasınlar. Çok fazla dinleyici bulamayacaklar.

Kemal Bey atağa kalktı

“Bir polemik kralı: Tayyip Erdoğan” başlıklı yazı, dün bu köşede yayınlandı. Söylediğim kısaca şuydu:
“Başbakan Erdoğan, gayet etkili ve usta işi polemik cümleleriyle Kemal Kılıçdaroğlu’nun fezlekeden kahramanlık çıkarma gayretini iki seksen yere serdi.”
* * *
Hak geçmesin!
Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün Başbakan Erdoğan’a verdiği yanıt da hiç fena değildi hani...
Kılıçdaroğlu’nun “Başbakan doğru söylüyor, fezlekeden kahramanlık çıkmaz” diye başladığı ve “utanç çıkar, baskı çıkar, düşünce özgürlüğüne darbe çıkar” diye devam ettiği konuşmanın tam metnine bir bakın. Son günlerde Başbakan Erdoğan’a verilmiş en iyi Kemal Kılıçdaroğlu yanıtını göreceksiniz.

Ankara’da hastası olduğum şeyler

- “BALIK Ankara’da yenir” sloganını tüm Türkiye’ye öğreten “Trilye” adlı balıkçının, “Türkiye’nin en büyük şemsiyesi” ve “beş adet dökme soba”yla oluşturduğu yeni avlu dizaynının hastası oldum.
- Akşam saatlerinde aniden bastıran karın Kuğulu Park’ta oluşturduğu manzaranın hastası oldum.
- Çankaya tepelerinden birine konuşlanmış olan mütevazı ama konforlu “Midi” adlı otelin hastası oldum.

- Cinnah Caddesi’nde sağlı sollu ağaçların gece ışıklandırmasının hastası oldum.

- Zaman gazetesinin Ankara Temsilciliği’nde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’le yaptığımız uzun muhabbetin hastası oldum.

- Ankara Barosu Başkan Prof. Metin Feyzioğlu’nun panel yönetme becerisinin hastası oldum.

 

‘Nerenize battı’ diye eleştiri yapmak

 

BEKİR Coşkun, Cumhuriyet’teki yazısına şu başlığı atmış:

“19 Mayıs nerenize battı?”

Taraftarlar çok beğenmişler bu başlığı...

Sanal aleme taşımışlar.

Oysa hiç de yaratıcı bir başlık değil bu...

Vakit ya da Akit atardı bu tür başlıkları...

“Türban nerenize battı?” falan diye...

 

Söylenmesi hoşa giden replikler

 

- BEN demiştim.

- Sen kovmuyorsun ben istifa ediyorum.

- Özet geç.

- Rolünü abartma.

- Pazarda limon satarım yine geçinirim.

- Çaptan düştüm.

- Sen giderken ben geliyordum.

- Önümüzdeki maçlara bakalım.

 

 

Ahmet HAKAN

ahmethakan@hurriyet.com.tr

16 Ocak 2012 



981 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat