Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Atatürk yaşasaydı Sözcü’ye ne derdi
11/11/2011

SÖZCÜ gazetesi, geçen 10 Kasım’da yaptığının bir benzerini bu 10 Kasım’da da yapmış:

Birinci sayfasını baştan sona “Atatürk bugün yaşasaydı bakın neler derdi” konulu bir fotoromana ayırmış.

Fotoğraflarda şunlar var:

Atatürk depremzedelerin derdini dinliyor ve şöyle diyor: “Çürük bina yapandan hesap sorulmalı.”

Atatürk maç seyreden Fenerbahçelilerin arasında ve şöyle diyor: “Şike varsa cezalarını çeksinler ama insanlar boş yere hapislere atıp lekelemesinler.”

Atatürk atanamayan öğretmenlerin yanında ve şöyle diyor: “Ben ‘öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacak’ dedim. Bu ülkenin yöneticileri beni hiç anlamamış.”

Atatürk şehit cenazesine katılıyor ve şöyle diyor: “Terör müzakereyle değil mücadeleyle yenilir.”

Neyse... Daha fazla uzatmayayım.

¡ ¡ ¡

Hani bazen başkası adına utanırız ya...

O birinci sayfa bende işte böyle bir etki yaptı.

Resmen utandım.

Atatürk savunuculuğu adı altında bu denli çocuksu ve gülünç işler yapılması utandırdı beni.

Size bir şey söyleyeyim mi?

En azılı Atatürk düşmanlar bile, Atatürk’ü bu denli küçük düşürmeyi başaramadı.

¡ ¡ ¡

Atatürk yaşasaydı ve Sözcü’nün dünkü birinci sayfasını görseydi...

“Çocuklar! Madem kendinizi gülünç duruma düşüreceksiniz, bu işe beni neden alet ediyorsunuz?” derdi.

Derdi demesine ama o birinci sayfay haz›rlayanlar, Atatürk’ün ne demek istediğini anlarlar m›yd›? Emin değilim.

Coşkulu anmanın iki nedeni

BU 10 Kasım’da Atatürk her zamankinden daha fazla coşkulu bir şekilde anıldı.

Ben bunu şu iki nedene dayandırıyorum:

BİR: İktidara kızan, CHP’den de beklediğini bulamayan ve son dönemde iyiden iyiye mevzii kaybettiğini düşünen bir kesim, hoşnutsuzluğunu Atatürk üzerinden dile getiriyor. Kısacası Atatürk, iktidar karşıtlığının bir sembolü haline getirilmek isteniyor.

İKİ: Son dönemlerde ekranlarda dile getirilen “Atatürk diktatördü” türü eleştirilere büyük tepki var.Türkiye sınırsız bir özgürlükler ülkesiymiş, bugünün kudret sahipleri her biçimde eleştirilebilirmiş, dokunulmayan tek tabu Atatürk kalmış gibi davranılmasının vicdanları yaralaması meselesi...

İçişleri Bakanı’na kısa ve acısız uyarılar

SEMPATİK olmak ile sempatik olmaya çalışmak arasında büyük bir fark vardır. Olabiliyorsanız sempatik olun, olamıyorsanız hiç değilse  sempatik olmaya çalışmayın.

“Kürt sorunu nerede? Arıyorum, bulamıyorum” türü cümleleri kurmadan önce, Başbakan Erdoğan’ın “Kürt sorunu vardır” diye bir cümle kurduğunu unutmayın.

“Üç adet vatandaşımız can kaybına maruz kalmıştır” gibi bir cümle kurdunuz. Bu cümlenizde en az 8 yanlış var. Bulmaya çalışın.

“Büşra Hanım bu ülkedeki binlerce profesörden biridir. Bu ülkede bütün profesörler tutuklansa merak eder sorarız ama binlerce profesörden biri tutuklanmış” şeklinde açıklamalar yapmaktan kaçın. Profesörler acayip tedirgin oluyor.

Çok düşünüp az konuşun.

Olaylara ve olgulara Milliyetçi Cephe hükümetlerinin bir bakan gibi yaklaşmaktan vazgeçin.

İyi vali kötü vali

DİYARBAKIR Büyükşehir Belediye Başkan Osman Baydemir, “23 Ekim’deki deprem afetti, bugünkü cinayet” demiş.

Çok doğru...

Van’da yeni sarsıntılar beklenirken çürük binalarda oturulmasına izin verilmesi başka türlü açıklanamaz.

Ama bundan daha önemlisi Osman Baydemir’in Van Valisi hakkında yaptığı değerlendirme...

Baydemir, “Keşke Van’ın Efkan Ala ve Hüseyin Avni Mutlu gibi valileri olsayd›” demiş.

Ne çıkar bu değerlendirmeden?

Şu çıkar:

Demek ki BDP’lilerin valilere yönelik özel bir yıpratma çabası yokmuş ve işini iyi yapan valiler hayırla yâd ediliyormuş.

Beşir Atalay’a açık mektup

BEŞİR Hocam...

Başbakan Yardımcısı sıfatıyla Van’da çöken Bayram Oteli’nin enkazı başında inceleme yaptınız.

Tam enkaz alanını terk ederken, bir grup “Vali istifa” diye slogan atmaya başladı.

Siz bu grupla bir diyalog kurmaya çalıştınız, “Beni dinler misiniz?” dediniz.

Fakat sloganlar dinmedi.

Siz de bunun üzerine “Dinlemeyecekseniz haydi hoşça kalın” dediniz.

Buraya kadar her şey demokratik bir ülkede olmas gerektiği gibiydi.

¡ ¡ ¡

Ancak siz bölgeyi terk eder etmez bir şey oldu, kötü bir şey...

O ana kadar herhangi bir taşkınlık yapmayan, sadece “Vali istifa” diye bağırmakla yetinen göstericilere polis müdahale etti.

Ne müdahalesi!

Resmen coplarla saldırdı.

Kaçan kurtuldu, kaçamayan yerlerde sürüklendi.

¡ ¡ ¡

Beşir Hocam...

Lütfen söyler misiniz?

Bu ülkede “Vali istifa” diye gösteri yapılamayacak mı?

Yakmadan, yıkmadan, en küçük bir taşkınlığa bile yer verilmeden gerçekleştirilen küçük çapta bir

protesto gösterisine dahi tahammül edilmeyecek mi?

Daha da önemlisi şu:

Artık valilere de mi laf söylenemeyecek?

Ya da söylendiğinde polis köteği mi devreye girecek?

Eğer böyle olacaksa, o zaman buranın Şam’dan, Hama’dan ne farkı kalacak?

Bahri Zengin vefat etmiş

MİLLİ Görüş hareketinin entelektüel kanadındandı.

Refah Partisi’nin İstanbul’daki ilk açılımlarında pay sahibiydi. Genelevlerde bile Refah propagandasının yapılması gibi, kadınların ön plana çıkarılması gibi, belediyelerde kurulan halk meclisleri gibi açılımlarda imzası vardı.

Tayyip Erdoğan’la yıldızı bir türlü barışmadı. Bu yüzden bal gibi de “yenilikçi” olduğu halde tuttu “gelenekçi” saflarda yer aldı.

Yumuşak üslupluydu, iyi bir hatipti...

Uygar bir insandı. En çekişmeli dönemlerde bile karşıtları nezdinde saygınlığını koruyabildi.

Milli Görüş hareketinde demokrasi kavramıyla başını pek de hoş olmadığı zamanlarda içtenlikle demokrasiyi savunurdu.

Siyasetçi olduktan sonra edebiyattan epey uzak kaldı ama sonuçta o Cahit Zarifoğlu’nun meşhur “7 Güzel Adam”ından biriydi.

Mavera adlı edebiyat dergisine katkıları unutulmaz.

Kendisini aşır ciddiye alırdı ama aynı zamanda şaka kaldırırdı.

¡ ¡ ¡

Uzun zamandan beri kendisinden haber alamıyordum.

Numan Kurtulmuş’la birlikte hareket ettiğini öğrenmiştim.

En son Milli Gazete’de “Bahri Zengin dualarınızı bekliyor” başlıklı, ağır hasta olduğunu bildiren bir haber okumuştum.

Allah’tan rahmet diliyorum.

Ahmet HAKAN

ahmethakan@hurriyet.com.tr

11 Kasm 2011



851 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat