Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Atatürk için 5 şey
10/11/2011

BİR: Tarihi bir şahsiyeti alabildiğine resmi biyografilerin ve törenlerin içine sıkıştırmak ve oradan çıkarmamak, o şahsiyete yapılacak en büyük haksızlıktır. Ben Atatürk’ü gayriresmi biyografilerle anladım ve sevdim.

İKİ: Atatürk’e mürit yazılmaya kalkışanlar... Dikkat! Bilinçli ya da bilinçsiz Atatürk’e mürit yazılmaya kalkışan herhangi bir şahsın Atatürk’e yaşattığı derin çelişkiyi, en azılı Atatürk karşıtlar bile yaşatamaz.

ÜÇ: Yenilgileri itiyat haline getirmiş, parçalanmay kader olarak görmeye başlamış, işgali veri kabul etmiş bir coğrafyada, bütün umutlar›n tükendiği anda tek başına umudu sırtlanmak... Benim için Atatürk en çok budur.

DÖRT:radan bir bürokratın, sıradan bir mebusun bile kolayca tartışılamadığı günümüz ortamında “Atatürk tartışılmalıdır. Atatürk tabu olmamalıdır” diyenlere, “yiğitsen, sen önce günümüzün tabularını yık bakalım” demek gerekir.

BEŞ: Ama yine de bir şeyler yapmak lazım: Atatürk hakkında ileri geri konuşanlar hakkında savcılık takibat başlatılması, ucuz yoldan şöhret olmak isteyenler açısından şahane bir fırsat sunmaktadır.

Ucuzculara böyle bir fırsat verilmemelidir.

Tayyar Altıkulaç’ın anıları

Eski Diyanet İşleri Başkan Tayyar Altıkulaç’ın “Zorlukları Aşarken” adlı üç ciltlik anılarını okumaya başladım.

Birinci cilt bitmek üzere...

İlk dikkatimi çekenler şunlar:

Temiz bir üslup, içtenlikli bir anlatım, cesurca bir hesaplaşma...

¡ ¡ ¡

Kitabı okurken şu notları aldım:

Bütün din adamlar gibi Tayyar Altıkulaç da yoksul mu yoksul bir köy çocuğu olarak dünyaya gelmiş. Bin türlü zorlukla mücadele ederek okumuş, okumayı başarmış.

Altıkulaç İstanbul İmam-Hatip Okulu’nun ilk öğrencileri arasında yer almış. O dönemde okulda üç kişi sivrilmiş: Bekir Topaloğlu, Hayrettin Karaman ve Tayyar Altıkulaç... Yani bu üç ismin bugün ilahiyat camiasının en önemli isimleri olması tesadüf değil.

Tayyar Altıkulaç, imam-hatip okulunun son döneminde motosiklete merak sarmış. 7-8 yıl motosiklete binmiş. Yani bir tür erken dönem “The İmam” olayı...

Hayatının her dönemini bütün açıklığıyla kaleme alan Tayyar Altıkulaç, yaptığı iki evliliği çok ama çok kısa geçmiş... Bu bölüm o kadar kısa tutulmuş ki, “mahremiyet” sözcüğü durumu açıklamaz.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 1970’lerin başındaki durumu içler acısıymış... Teşkilatın yeniden organize olmasında Altıkulaç önemli bir işlev görmüş.

Hayatını din eğitimine adayan bir çocuğun ne denli erken büyümek zorunda kaldığın da öğreniyoruz anılardan... Altıkulaç, çok küçük yaşta büyümüş. Daha doğrusu büyümek zorunda kalmış.

Tayyar Altıkulaç’ın imam-hatip döneminde İslam adına dile getirilen tek siyasi talep şu: “Dinini öğrenmek isteyenlerin önlerinin açılması”. Başkaca bir talep söz konusu değil... Altıkulaç’ın 12 Eylül yönetimiyle iyi anlaşmasının temel nedeni de bu... 12 Eylül’de Diyanet İşleri Başkan olan Altıkulaç, bütün çabasını “dinini öğrenmek isteyenlerin önünün açılması için generallerden ödün koparmak” için harcamış.

Altıkulaç’ın anılarından öğreniyoruz: 60’ların sonunda, 70’lerin başında Türkiye’de iki temel cemaat ve bir parti var: Nurcular, Süleymancılar, Milli Nizamcılar... Bu üç akımın da ülkedeki etkisi gayet nırlı... Anıları okurken sürekli “nereden nereye” deniyor.

KCK tartışmalar için basit ve yalın bir kılavuz

KCK operasyonlarının kapsamını eleştirmek, KCK’ya sahip ç›ımak anlamına gelmez.

Ayrıca...

“Falanca kişiyi KCK operasyonlar adı altında içeri almak yanlıştır” demek, “KCK çok cici bir örgüttür” anlamına da gelmez.

Bu nedenle...

KCK operasyonlar›n kapsam ve hedef aldığı kişiler nedeniyle eleştirenlere, “iyi ama KCK çok tehlikeli bir örgüttür” diye yanıtlar vermekten behemehal vazgeçilmelidir.

¡ ¡ ¡

Bir insan, çok yakından tanıdığı biri “teröristtir” diye içeri alındığında “biraz bekleyelim, bakalım mahkeme ne karar verecek” demez.

Tepki gösterir, infiale kapır.

Gayet insani gerekçelerle tepki gösterenlere, infiale kapılanlara “gel sana KCK’y anlatayım” demekten vazgeçilmelidir.

Eğer ille de bir şey anlatılacaksa...

Söz konusu şahsın terörle ve teröristle irtibatı, gayet net ve sarih bir şekilde ortaya konmalıdır.

¡ ¡ ¡

Devlet, terör örgütüne karşı bir mücadele yöntemi belirleyebilir.

Ancak bu yöntem, tartışılmaz bir yöntem değildir.

Devletin belirlediği yönteme akl yatmayanlar, başka mücadele yöntemleri önerebilirler.

Bunlar tartışanlar ve dile getirenler, devletin terörle mücadelesini zayıflatmayı amaçlamazlar.

Sadece farklı yöntemlere dikkat çekmiş olurlar.

Demokratik bir ülkede farklı yöntemlere dikkat çekenlere “hain” falan denmez.

Önerilen yöntemlerden yararlanılmaya çalışılır.

Genç bir köşe yazarına öğütler

Bir öfken olmalı... Ama öyle samimiyetsiz, gerekçesiz, saman alevi gibi parlayan bir öfke değil...

Tepeden tırnağa tertemiz bir öfkeden söz ediyorum... Unutma: Öfke adama iyi yaz yazdırır.

Polemiğe girişmek iyidir. Ama bir şartla! Kiminle polemik yaptığına dikkat etmelisin. Mesela efendiliğini hiçbir koşulda bozmayacağın belli etmiş bir yazarla kapış.

Gündemsiz ol. Düşün: Belirli bir gündemin içine hapsolmak zorunda kalan zavallı bir yazar, nasıl fark yaratacak?

İçine doğduğun kültürel çevrenin seni belirlemesine izin verme... O çevreye anlayışl bir tebessümle yaklaş ama sen yine de bildiğini yaz...

Unutma: Korkaklar iyi yaz yazamazlar.

Lügat paralama... Laf evirip çevirme... Dolayl anlatımlara yüz verme... Küt diye söyle söyleyeceğini... Eğer mesele dokunakl olmaksa bu şekilde daha dokunakl olursun.

Alay, gırgır, dalga ve şamatadan sakın kaçınma... Kıkırdayarak okunan bir yazının yapacağı etki, kemali ciddiyetle kaleme alınmış bir yazının yapacağı etkiden bin kat fazladır.

Hedefin şu türden bir okur yorumu almak olsun: “Bazı yazılarınıza katılmıyorum, baz yazılarınıza katılıyorum ama sonuçta bütün yazılarınız›okuyorum”.

İleride utanmak istemiyorsan şu üç şeyi yapma: İki polis kapışırken polislerden birine destek çıkmak... Sırt herhangi bir savcıya dayamak... İhbarcılık yapmak.

İster zor yaz, ister kolay... Bir yazıya ister sekiz saat harca, ister “iki şık şık bir tık tık” ile işi bitir...

Hiç fark etmez. Önemli olan yazdığın yazının su içer gibi okunmasıdır.

Eğer okurlar›ndan “ben senin ne olduğunu çözemedim abi” şeklinde tepkiler alıyorsan, bil ki doğru yoldasın.

Silivri’nin feryadı

Anne ve babam Silivri’de ikamet ediyor.

Onlar görmek için bayramın birinci günü Silivri’ye gittim.

Geniş aile kahvaltısının ardından dışarı çıkıp şöyle bir Silivri turu attım:

Sahili gezdim, yeni açılan kafelerde oturdum, Kale Mahallesi’ne çıktım, Küpeş’teye uğradım.

Sonuç: Serpilip güzelleşmiş Silivri...

Özellikle sahilde yapılan düzenlemeler harika... Silivri yeniden bir “deniz kasabası” hüviyetine kavuşmuş.

Fakat ahalinin bir şikâyeti var.

Diyorlar ki:

“Cezaevi nedeniyle güzelim ilçemiz Ergenekon’la, Balyoz’la falan özdeşleşti. İmajımız yerlerde...

Ne olur buna bir çare...”

Ahmet HAKAN

ahmethakan@hurriyet.com.tr

10 Kasım 2011



664 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat