Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Yancıların Başbakan’a yaptığı büyük fenalıklar
11/10/2011
İKTİDARA “yancı” yazılan birtakım “tuhaf” tipler türedi.Boşluktan istifade edip acayip raconlar kesiyorlar.

Diyelim ki...

Başbakan Erdoğan’a genellikle muhalefet eden bir köşe yazarı, kırk yın başında olumlu bir yazı yazmış olsun.

Bu “yancı takı”, hemen atak yapmaya başyor.

Şöyle diyorlar:

“Ne kadar çabalarsan çabala sonun fena... Başbakan seni hiç affetmez... Biteceksin...”“Yancı

”, sanki demokratik ülkenin Başbakan’ından değil, “Kafkas tipi tuhaf bir diktatör”den söz ediyor.“Yancı” öyle coşmuş durumda ki...

Mesela...

“Affetmeyecekmiş de ne yapacakmış birader?” diye sorsak...Rahatlı

kla “Tıkacak sizi de Silivri’ye” cevab verebilir.

Ya da...

“Sizi ekmeğ
inizden edecek” diyebilir.

“Yancı”, sırtın iktidara dayamış olmanın sarhoşluğuna kendisini öyle bir kaptırmış durumda ki...

Şöyle bir sorunun akıllara gelebileceğini milim hesaba katmıyor:

İyi de birader, ülkeyi demokrasiyle tanışrdığını söylediğin bir Başbakan, nasıl oluyor da yazıp çizen insanlar açından bir tehdit oluşturuyor? Başbakan nasıl hapse tıkacak? Nasıl ekmekten edecek? Hele bir anlat bakalım”.Hadi diyelim ki “yancı

” haklı olsun.

Gerçekten de iddia ettiği gibi...Baş

bakan’a muhalif olan insanlar, Başbakan’a yaranmak için takla atmaya başlamış olsunlar.

Peki bu durumda sadece bu zaaf gösterenlere mi yüklenilir?

Akı
llara “Muhalif insanlar, neden durup dururken kendilerini Başbakan’a yaranmak için takla atmak zorunda hissediyorlar” sorusu gelmez mi?

Ve işin daha da fenası...Bu sorular akla geldikçe, olan Baş

bakan Erdoğan’a olmaz mı?

Yadırgamıyorum aslında.Her dönemde “yancı

lar” çıkar piyasaya...

Her iktidarın bu türden adamları vardı.Fakat eski dönemlerin “yancı

ları” ile bugünün “yancıları” arasında şöyle bir fark var:

Eskiden “yancılar”, goygoyculuğunu yaptıkları iktidarlar fena durumlara düşürmemek için asgari özeni gösterme gayreti içinde olurlardı.Günümüzün “yancı

ları” ise “yancılığın kitabı”nı yeniden yazıyorlar.

Adamlar resmen kişisel husumetlerine, kıskançlıklarına, hesaplaşmalarına Başbakan’ı alet ediyorlar.

Üç şey söyleyeceğim

- BİR: Annesini kaybeden herkes tabii ki gözyaşı döker, tabii ki hislenir, tabii ki müteessir olur.

Durum böyledir diye Başbakan Erdoğan’ın her haline yansıyan samimiyete ve sahiciliğe dikkat çekilmeyecek mi?-

İKİ: Milletçe abartmayı seviyoruz ve yine abarttık. Her köşeden fırlayan “Başbakan’ın gözyaşlarışeklindeki destanlar, maalesef Başbakan’ın sahiciliğini bile gölgeledi. Keşke bu denli mübalağa edilmeseydi.

- ÜÇ: “Başbakan’ın cenazedeki görüntülerini izledikten sonra hemen annemi aradım” cümlesini o kadar çok kişiden duydum ki... Son tahlilde o sahicilik, annelerin hatırlanmasına vesile oldu.

ncal Uluç’u yanlış anlamışım

TELEFONDA tatlısert bir tonda “Beni yanlış anlamışsn” dedi Hıncal Uluç.Ortamı yumuşatmak için “Seni bir tek ben anladım, ben de yanlış anladım” diye kötü bir espri yaptım.

Nezaketen güldü.

Ardından da devam etti:“Ben o yazı

yı Fatih Altaylı’nın ‘Fazıl Say sussun, konuşmasın’ sözü üzerine yazdım. Memlekette demokrasi varsa Fazıl da konuşacak, Fazıl’a itiraz edenler de. Benim karşı çıktığım Fazıl Say’ın susmasın talep edilmesidir”.

Yazıya tekrar baktım:Evet, Hı

ncal Uluç haklı...

Anlaştığız nokta şudur:Fazı

l Say herkese saydıracak...

Buna mukabil...

Herkes de Fazı
l Say’a saydıracak...

Sadece hiç kimse bir başkası için “Sussun, konuşmasın” demeyecek.

Sahicilik üzerine

- Erdal İnönü de çok sahici bir adamdı. Artistlik yapmazdı, yapaylığa milim kaymazdı Ama tarz farklıydı Demek ki neymiş Her tarzın kendine özgü bir sahiciliği olurmuş.

- Samimiyet ve sahicilik, bir politikacın bütün politikaların onaylanmasını tabii ki gerektirmez.Bir politikacı

, gayet samimi bir şekilde kötülükler de yapabilir. Ancak unutmayalım ki, bir politikacının halka dokunabilmesi için her şeyden önce sahici ve samimi olmas elzemdir.

- Sahici bir adamın taklit edilmesiyle çok yapay bir görüntü verilebilir. Bu nedenle herkes kendi sahiciliğini ve kendi samimiliğini ortaya koymalır.- Mesela Abdullah Gül, Tayyip Erdoğ

an tarzını taklit etmeye kalkarsa fena halde yapaylaşır.

Çünkü Gül’ün kişiliği ve tarzıyla, Erdoğan’ın kişiliği ve tarz çok farklır.

- Kemal Kıçdaroğlu’nun ilk çıkışında büyük dikkat çekmesinin tek bir nedeni vardı: Çok sahici bir adam izlenimini veriyordu. Fakat sonra devreye imajcılar, akıl hocaları ve bulunduğu konumun taşınması güç zorlukları falan girdi ve sahiciliğinden çok şey kaybetti.

Işıklar içinde yatsın

RUTKAY Aziz’in Antalya Altın Portakal Yarışması’nda yaptığı konuşmayı dinlerken bir kez daha gündemime girdi “Işıklar içinde yatsın” sözü.Rutkay Aziz, hayatta olmayan sinemacılar için “Işıklar içinde yatsınlar” diyordu.

Ben “Allah rahmet eylesin” kültüründen geliyorum, o yüzden bilmiyorum.

Lütfen bilenler beni aydınlatabilirler mi?

Şu “Işıklar içinde yatsın” sözü ne zaman doğdu?

İlk kim tarafından dile getirildi?

Tarihi nedir?

Ve hatta hikmeti nedir?

Neden hiç değ
ilse kültürel olarak “Allah rahmet etsin” sözü tercih edilmiyor?

Çok merak ediyorum. Gerçekten.

Ahmet HAKAN

ahmethakan@hurriyet.com.tr

11 Ekim 2011



738 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat