Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Farazi iç savaş
25/04/2011
Farazi iç savaş


Kendilerini “10 bin mülhit yoldaşla çıktık karşılarına” ya da “Bin bozkurt Taksim'de çocuklar gibi şendik” türü mugalâtalara vuran liderlerimize seslenmek boynumuzun borcu


Önce Başbakan Tayyip Erdoğan konuştu. “İstesek biz de YGS'yi protesto edenlerin karşılarına 5-10 bin genci çıkarırız” dedi. “Ama istemeyiz” kaydını koyarak.
Ardından MHP Lideri
Devlet Bahçeli konuştu. “10 bin milisinle Taksim'e gel, ben de bin bozkurtumla meydana geleceğim. İnanıyorum ki Kasımpaşa'ya kadar arkana bakmadan kaçarsın” dedi. “Misal olsun diye söylüyorum” kaydını koyarak.

*

Bu durumda...
Sosyalist solcular çıkıp, “Bizimkileri Taksim'e çıkarırsak, görürsünüz Dev-Genç nasıl inermiş beyninize” diyebilir.
Saadet Partisi de çıkıp,
“Biz de Milli Gençlik Vakfı'na
mensup gençleri mi çıkaralım Taksim'e?” diyebilir.
CHP de çıkıp, “Bizim
gençleri Taksim'e çıkarırsak
hepinizi Dolmabahçe'den denize döker” diyebilir.
BDP'liler de çıkıp,
“Kürt gençlerini Taksim'e
çıkarırız” diyebilir.
Ulusalcı gençler de çıkıp,
“Biz çıkarsak Taksim Meydanı'nı attığımız yumurtalarla omlete çeviririz” diyebilir.
Ve tabii hepsi de...
“Ama istemeyiz, sadece misal olsun diye söylüyoruz” kaydını koymayı asla ihmal etmezler.

*

Bu sözlerin reel karşılığı,
iç savaştır.
Misal olsun diye söylendiğinde ise ‘farazi bir iç savaş'a işaret eder.
Ama unutmayalım, her savaş, önce bir faraziyeyle başlar.
Bu durumda...
Kendilerini “10 bin mülhit yoldaş ile çıktık karşılarına” ya da “Bin bozkurt Taksim'de çocuklar gibi şendik” türü mugalatalara vuran liderlerimize şöyle seslenmek boynumuzun borcudur:
“Yapma böyle faraziye, oynama gencin ateşiyle...”

Ah Beyoğlu vah Beyoğlu

“Takım elbise giymeden, kravat takmadan Beyoğlu'na çıkılmazdı” ya da “Ah Pera vah Pera” edebiyatını çoktan bıraktık.
Biz şimdi beş-altı yıl öncesinin
Beyoğlu'nu arıyoruz.
Çünkü Beyoğlu, elden gidiyor.
Bakın, Nesim Hosnani adlı bir okurum, beş-altı yıl içinde meydana gelen değişimin örneklerini nasıl sıralıyor:
Beş-altı yıl öncesinin kişilikli
kafeleri ardı ardına kapanırken her üç dükkandan biri küresel kahve tekellerinin
eline geçmiş durumda.
Anılarımızda yer etmiş sinema salonları ardı ardına yok oldu: Emek kapandı, Alkazar elden gitti, Yeni Rüya epeydir yok. Sinepop ise gitti gidecek... Füruzan'ın ‘Benim sinemalarım' romanı, şimdi bir ağıt gibi...
Bin bir ihtimamla yeniden inşa edilen Markiz Pasajı'nda şimdi hoyratça buzdolabı, çamaşır makinesi satılıyor.
Türkiye'nin en geniş DVD mağazası kapandı, yerine elektronik eşya satan bir mağaza açıldı. 
Hepsini geçtik, İstiklal'e yıllarca mührünü basmış Vakko mağazası bile sessizce çekildi.
Beş-altı yıl öncesine kadar uğrak
yerimiz olan Dulcinea kapandı. Ruhu olan mekanlar tarihe karışmış durumda: Soho
yok, Gramofon yok.

Mümtaz'er intikam peşinde

Akatlar semtinde yaralı Bedri Baykam, “İmdat” çığlıklarına karşılık bulamadı ya...
Bizim Mümtaz'er Türköne, Samanyolu Televizyonu'nda hükmünü vermiş.
Demiş ki:
“Olay laik mahallede oldu, Müslüman mahallede olsaydı yardım edilirdi.”

*

Hadi mahalleleri ‘laik-Müslüman' diye ayırmanın sakatlığını bir yana bırakalım.
Peki ya ‘laik' diye vasıflandıran mahalleye ‘orman kanununun hüküm sürdüğü, insanlıktan çıkılmış mahalle' muamelesi çekilmesini nereye koyacağız?
Bu nasıl rencide edici bir yaklaşımdır?
İnsan bu denli ayrımcı, bu denli kışkırtıcı olur mu?
Profesör olmuş bir adam, topluma böyle mi bakar?
Yoksa Mümtaz'er, milletvekili adayı
olamamasının hıncını, gerçek sorumlulardan
alamadığı için, ‘laik' diye nitelendirdiği mahallenin ahalisinden mi almaya çalışıyor?

Yedi sinsi günah

BİR: Nihat Doğan gibi kendinden ‘üçüncü şahıs' olarak söz ederek kibir batağına düşmek...
İKİ: “İddia edildi”, “Öne sürüldü” gibi
ifadelerle yapılan yanlı haberlere, tarafsız
haber imaj vermeye kalkmak.
ÜÇ: Söylenene değil, söyleyene bakmak.
DORT: Bıçaklanmış bir adamla alay etmek.
BEŞ: Ölmüş bir başbakanı aşağılayarak seçim propagandası yapmak.
ALTI: Çıkan onca skandaldan sonra istifa etmeyi aklın ucundan bile geçirmemek.
YEDİ: Çok oy alınca “Yönetimde istikrar” lafına,
az oy alınca “Temsilde adalet” lafına sarılmak.

İsveçli bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre

Şahitliğini Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yaptığı nikâhlar, en azından AK Parti iktidarının sonuna kadar sağlam gitme eğilimindeymiş.
Nikâhlarını Mustafa Sarıgül'ün kıydığı çiftlerin boşanma oranı, nikâhlarını Melih Gökçek'in kıydığı çiftlerin boşanma oranına göre üç kat fazlaymış.
Düğün törenlerinde elektronik bağlamaya yer verilen çiftler, evliliklerinin ilk 10 yılını mutlu ve mesut bir şekilde geçiriyorlarmış.

Süper espri

Milliyet ve Vatan gazetesinin satışının ardından yapılan bir espriye bayıldım.
Twitter'dan matrak bir arkadaş, şöyle demiş:
“Hürriyet gazetesinin satılması durumunda, gazetenin piyasa değerini artırmak için Ahmet Hakan pazarlık dışında bırakılacakmış.”
Mademki şair Nefi soyundan geliyoruz.
O halde espri, aleyhimizde de olsa başımızın tacıdır.

Hürriyet - Doğan Yayın Holding


816 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat