Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Hükümet neden tasasız
10/03/2011
Hükümet neden tasasız


Gazeteciler sokağa dökülmüş.


Dünya ayağa kalkmış.
Türkiye, Batı'da hedef tahtasına oturtulmuş.
Bazı çevreler tarafından “Demokrasinin motor gücü” olarak takdim edilen hükümet, demokrasinin en önemli unsuru olan “basın özgürlüğü” alanında ihlal üstüne ihlal yapmak ithamıyla karşı karşıya...
Birkaç holiganı saymazsak bütün köşeler isyanda.
Herkes Nedim ile Ahmet'e kefalet yarışına girmiş.
Can Dündar bile ağzına siyah bant çekmiş.

Ama bakıyoruz hükümetimize...
Bir tasasızlık, bir kayıtsızlık, bir nemelazımcılık ki sormayın gitsin!
Tınmıyorlar bile.
Topu yargıya atmalar, “Yargının kararını bekleyelim” diyerek işi geçiştirme çabaları, “Biz de üzülüyoruz ama elden ne gelir ki” tarzı sürece örtülü destek atmalar, “Ne yani? Gazetecilerin dokunulmazlığı mı var? Gazeteciler de suç işler kardeşim” şeklinde demagojik yaklaşımlar, “Sabır, sabır, ya sabır...” diye sükûnete çağırmalar falan...
Peki neden?
Neden tınmıyorlar?

Cevap veriyorum:
Bu tür olayların herhangi bir “oy azalması”na yol açmayacağının farkındalar da ondan.
Şöyle bir bakıyorlar etrafa:
Taban sağlam mı? Sağlam. Oylar garanti mi? Garanti. Ahmet'miş, Nedim'miş, kitlenin umurunda mı? Değil. Birkaç köşe yazarının homurdanması oylarda düşüşe yol açıyor mu? Açmıyor.
Doğal olarak vardıkları sonuç şu oluyor:
“Madem oyumuz azalmayacak, niye tasalanalım ki?”
Oysa biraz düşünseler, “bahçe”nin bu denli “dikensiz” olmayacağını görürler.

Hadi diyelim ki oyu aldılar. Kendilerine demokratik meşruiyet sağlayanların ayaklanmasını nasıl bastıracaklar?
Hadi diyelim ki bir biçimde onu da bastırdılar. Toplumun önemli bir bölümünün zedelenen hakkaniyet hissi ile nasıl ayakta kalacaklar?
Hadi diyelim ki hakkaniyetsiz şekilde ayakta kalmanın da yolunu buldular. Gerginlikler üzerinden ortaya çıkan kırılmayla nasıl baş edecekler?
Hadi diyelim ki höt zöt'le falan bundan da yırttılar. Kendileri ile yönettikleri insanların bir bölümü arasında doğan keskin ayrışma karşısında ne yapacaklar?
Hadi diyelim ki ayrışmayı da umursamadılar. Derin ayrışmaların yol açacağı derin yönetim krizini nasıl aşacaklar?

Yani demem o ki:
Yol yakınken şu “Oyu kapan / oyunu oynar” anlayışından ya da “Çoğunluğu elde eden / tarihi yazar” kibrinden bir an önce kurtulsalar iyi ederler.
Aksi takdirde...
Hayat herkes için zorlaşır.

‘Cemaat' dendiğinde neden ifrit oluyorum

GEÇEN gün bir “gazeteci” ile Ergenekon muhabbetine daldık.
“Gazeteci”, kulağıma doğru yanaşıp fısıldadı:
“Biliyor musun? Gözaltı olaylarının arkasında hükümet yok”.
Şaşırarak sordum:
“Peki kim var?”
Gizli bilgi vermek üzere olanların ciddiyetine bürünen “Gazeteci”, biraz daha yanaştı ve sesini biraz daha düşürerek şöyle dedi:
“Cemaat var”.
Tabii benim komploya isyana odaklanmış bünyemde hemen itiraz ateşi yükseldi:
“Yine mi cemaat?”
“Gazeteci” arkadaş, “Ergenekon operasyonunun arkasında cemaat var” dediğinde bende buz gibi bir soğuma meydana geldi.
Neden mi? Anlatayım:
Bu iddiayı kanıtlamak mümkün değildir.
İddia doğru olsa bile sonucu değiştirmez.
“Cemaat”in hükümete rağmen adım atması mümkün değildir.
Hükümet olup bitenlerden rahatsız değildir.
“Sorumlu cemaat” demek yerine “Sorumlu hükümet” demek daha doğrudur.
Bu tür fısıltılar, “cemaat”i bir “korkutma unsuru” haline getirir.

Gazeteci susarsa

“Çok gizli bilgilerim var, acayip sağlam duyumlarım var hanım...” diye ortalığı velveleye verenler konuşur.
Polisten aldıkları “gizli” bilgilerle meslektaşlarına kara çalanlar konuşur.
Gazetecilik ile polisliği birbirine karıştıranlar konuşur.
“Üst düzey bir polis yetkilisi” tarafından gazlananlar konuşur.
Bileklerine kelepçe geçirilen meslektaşlarına bakıp, “Bunlar ufak tefek hukuki sorunlar” diye meseleyi geçiştirmeye çalışan vicdansızlar konuşur.
Hükümet eleştirisi yapmak ile Ergenekon'a üye yazılmak arasında fark görmediklerini utanmadan, çekinmeden yazanlar konuşur.
“Savcı Bey'im, iki gözüm, lütfen bize biraz müdafaa malzemesi...” diye yalvaranlar konuşur.

Çok tuttum bu talimatı

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan, emrindeki askerlere talimat vermiş.
“General Muğlalı Kışlası”nın adının değiştirilmesini istemiş.
Vallahi denge menge umurumda değil.
İşte yazıyorum: Çok tuttum bunu, çok!

Tuttum çünkü: 33 köylüyü kurşuna dizen bir generalin adı kışladan silinecek.
Tuttum çünkü: Sivil hükümet, bir konuda askere talimat veriyor.
Tuttum çünkü: “Askerin hassasiyeti” gibi Batı demokrasilerinde izine bile rastlanmayacak bir gerekçenin ortadan kalkıyor oluşunu fark ettim.
Tuttum çünkü: Ülkemin Başbakan'ı, “Askerlerle görüşeceğiz, onları ikna edeceğiz” falan demek yerine talimat veriyor.

İyi gazetecilerin dört tuhaf özelliği

BİR: Biri “Şu konuyu yaz” dediğinde yazacakları varsa da yazmazlar.
İKİ: Biri “Şu konuyu yazma” dediğinde yazmayacakları varsa da yazarlar.
ÜÇ: İşin içine “Bu alana sakın girme... Cıs” öcüsü girdiğinde mutlaka o alana girerler.
DÖRT: Eski askerler gibidirler: Asla ölmezler, sadece gözden kaybolurlar.


Hürriyet - Doğan Yayın Holding


864 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat