Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Balyoz tepemize inebilir miydi?
27/01/2011
Balyoz tepemize inebilir miydi?


“BALYOZ'a aklım yatmıyor” dedim ya...


“Laf çarpmalar” hemen sökün etti.
Diyorlar ki:
“Balyoz tepene inseydi, görürdün gününü Ahmet Hakan... Başarılı olamadıkları için aklın kesmiyor. Başarılı olabilirlerdi. Zaten az kalsın oluyorlardı da... Karşılarına kahraman savcılarımız, gözü kara gazetecilerimiz ve dik duran hükümetimiz çıktı. Oyunlar bozuldu”.
Hadi eğri oturup doğru konuşayım:
Benim aklım, asıl işte bu “basit” ve “kemiksiz” öyküye hiç yatmıyor.

Türk ordusu darbeye tevessül etmez mi?
Eder, hem de nasıl eder!
Çetin Doğan prensip olarak darbeyi aklının ucundan bile geçirmez mi?
Geçirir, hem de nasıl geçirir!
AK Parti'nin iktidara geldiği günlerde ordu içinde cunta oluşumları olmamış mıdır?
Olmuştur, hem de nasıl olmuştur!
Peki o zaman nedir mesele?
Neden ben de başkaları gibi...
“Vay be! Az kalsın balyoz tepemize inecekmiş. Sağ olasınız savcı beyler, sağ olasınız kahraman gazeteciler, teşekkürler dik duran hükümetimiz” demiyorum, diyemiyorum?

Neden mi?
Çünkü...
Herkes gibi ben de farkındayım ki, ne dünya 1960'ların, 1970'lerin, hatta 1980'lerin dünyası, ne de Türkiye o dönemlerin Türkiye'si...
Irak'ta kazan kaynarken... İran unsuru orada dururken...
21. yüzyılda NATO üyesi, Batı ittifakının ayrılmaz parçası, ABD'nin biricik stratejik ortağı olan Türkiye gibi bir ülkede bir grup subay, bırakın balyoz indirmeyi, çekiç bile indirmeye mecal bulamaz.
İsteyip istemedikleri bir tarafa, isteseler de yapamazlar.
Devir değişti, bir dönem kapandı.
Görmüyor musunuz: Hırstan, öfkeden kıpkırmızı kesildikleri halde bırakın darbe girişimini, tehdit bile edemiyorlar.
Ne tehdidi! “Gık” bile diyemiyorlar.
Çünkü acı gerçek kabak gibi ortada: Ne iç, ne de dış “konjonktür hazretleri”, sokakta tank görmek istemiyor!
Diyebilirsiniz ki, “28 Şubat'ı unutma”.
Unutur muyum?
O bile en azından “post-modern” olmak zorunda kalmadı mı?
“27 Nisan” ise sersemce bir girişim olmaktan öteye geçebildi mi?

Eğer “Balyoz çok ciddi” diyenlerdenseniz, bu yazdıklarıma...

- “Ama yaptıkları planlar ortada” diye itiraz edebilirsiniz. Ben de size “Onlar zaten plan olarak kalmaya mahkûmdu” derim.
- “Ama hiçbir ayrıntıyı es geçmemişler” diye itiraz edebilirsiniz. Ben de size “Ne incesi? Ne ayrıntısı? Yaptıkları planları saklamaktan bile aciz adamlardan söz ediyoruz” derim.
- “Ama camileri bile bombalayacaklardı” diye itiraz edebilirsiniz. Ben de size “Siyah- beyaz dönemlerde bile bu denli fantastik eylemlere imza atamamış bir ordu, bugünün dünyasında bu denli uçuşa geçebilir mi?” derim.

Hadi daha açık söyleyeyim:
Benim gözümde...
Sabaha karşı bütün özel televizyonların ve özel radyoların subaylar tarafından teslim alındığı... Bütün internet sitelerinin ele geçirildiği... Uydu bağlantılarının kesildiği... Davudi sesli bir albayın, ortak canlı yayında darbe metnini okuduğu... Fatih / Beyazıt Camii bombalamalarıyla gerekli kaos ortamının sağlandığı... Tankların sokaklara çıktığı... Gençliğin “Yaşa Türk ordusu” diye tankların üstüne çıktığı... CHP hariç bütün partilerin yöneticilerinin tutuklandığı...
“Bir darbe günü”, maalesef canlanamıyor.
21. yüzyılda böyle bir günü kafalarında canlandırıp yönetime el koymayı düşünen subaylar var olmuşsa...
Bu “uçuşta hiçbir sınır tanımayan” subayların, hapishanelere değil tımarhanelere yollanması gerekir.
Çünkü gerçeklikten bu denli kopanların ıslaha değil, tedaviye ihtiyaçları vardır.

Cihangir ile Nişantaşı arasındaki farklar

Cihangir bohemdir, Nişantaşı kurumlu.
Cihangir'in kedisi meşhurdur, Nişantaşı'nın köpeği...
“Cihangir kadını” yoktur, “Nişantaşı kadını” vardır.
Cihangir yeni yönetmenlerin, Nişantaşı eski yönetmenlerin yatağıdır.
Cihangir şiirdir, Nişantaşı roman.
Cihangir yeni heveskârların, Nişantaşı eski heveskârların dikkatini çeker.
Cihangir'in Sinan Çetin'i vardır, Nişantaşı'nın rantiyeleri...
Cihangir enteldir, Nişantaşı dantel.
Cihangir melankoliktir, Nişantaşı rasyonel.
Cihangir Yaşar Kemal'dir, Nişantaşı Orhan Pamuk.

‘Eyvah' diye verilecek haberler

Kemal Kılıçdaroğlu, kendisine ikram edilen bir kasa ayvayı “Ayvayı Tayyip Erdoğan yiyecek” demiş. Eyvah!
Taksim'de Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarları ıslıklı eylem yapıp Tayyip Erdoğan'ı protesto etmişler. Eyvah!
Star Gazetesi'nin türbanlı yazarlarından Hidayet Şefkatli Tuksal, hükümeti ve hükümet yalakalarını ağır bir dille eleştirmiş. Eyvah!
Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, “Bazı arkadaşlarımız Başbakan Tayyip Erdoğan heykeli beğenmeyince heykeli görmeden ‘Ben de beğenmedim' dediler” diye dava arkadaşlarına laf çakmış. Eyvah!
Bir Amerikan gazetesi Tayyip Erdoğan için “rock star” demiş. Eyvah!

Hakaret meselesi

BİRİNİN bana hakaret ettiğini düşündüğümde o kişiyi dava etmem, neden ifade özgürlüğüne aykırı oluyormuş, bunu bir türlü anlayamıyorum.
Sen bir şey dersin, ben bunu hakaret olarak algılarım.
Hangimizin haklı olduğuna mahkeme karar verir.
“İfade özgürlüğü”, böyle bir denklemin neresinde?
Gerçekten anlamıyorum.

Ama sıra Başbakan'a gelince durum biraz değişiyor galiba.
Demokrasilerde yönetici sınıfın, tahammül kapasitesinin epey yüksek olması gerekiyor ya...
Bu nedenle Başbakan'ın her türden ağır eleştiriyi mahkemeye götürmesi yadırganıyor.
Tabii bir de bizim gibi “tarafsız yargı” konusunda toplumun tüm kesimlerini ikna edememiş bir ülkede Başbakan'ın yargıya gitmesi, sıradan yazarları ürkütüyor.
Yani iş Başbakan'a gelince...
O kadar kolay bir şekilde “Hakarete uğradığını düşünmüş, yargıya gitmiş, ne var bunda?” diye kestirip atılamıyor.



664 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat