Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ahmet Hakan
Tayyip Bey duymasın
25/01/2011
Tayyip Bey duymasın


1955 yılında ünlü tiyatrocu Muammer Karaca, “Etnan Bey Duymasın” adlı politik bir taşlamayı sahneye koymuş.


Oyun çok tutmuş, ortalık yıkılmış.
“Etnan Bey” kim mi?
O günlerin muktedir Başbakanı Adnan Menderes.
Peki neden “Adnan Bey” değil de, “Etnan Bey”?
Çünkü eski İstanbul Türkçesinde “Adnan” kaba bulunur, “Etnan” diye telaffuz edilirmiş.
“Etnan Bey Duymasın” ifadesinin göndermesi ise gayet açık:
Aman Başvekil hazretlerinin hışmını üzerimize çekmeyelim.

Dilimin altındaki baklayı çıkarıyorum:
On yıllar önce tiyatro eserlerinde dalga geçilen “Aman Başbakan'ı kızdırmayalım” rüzgârı, şimdi bazı gazetelerde gayet ciddi biçimde esiyor.
Örnek mi?
İşte buyurun:
Üç büyük takımın destekçileri, tarihte eşine pek rastlanmayacak bir taraftar dayanışması sergileyerek Taksim'in göbeğinde Başbakan Tayyip Erdoğan'ı protesto ediyor.
Ortada renkli görüntüler, bir daha asla yakalanamayacak kareler, enteresan birliktelikler, yaratıcı pankartlar var.
Fakat...
Her gazetecinin avcunun içini kaşındıracak nitelikteki bu süper haber...
Sabah'ta yok, Zaman'da yok, Star'da yok, Yeni Şafak'ta yok, Bugün'de yok, Akit'te yok, Takvim'de yok.
Olanların büyük kısmında ise haberin hakkı tam olarak verilmemiş.
Gerekçe:
Tayyip Bey duymasın! Tayyip Bey görmesin!
Çok görmeyelim.
Tayyip Bey'i kızdıracak gelişmelerin televizyoncular tarafından “eyvah” diye karşılandığı bir dönemden geçiyoruz.

Son bir not:
Muammer Karaca'nın “Etnan Bey Duymasın” adlı oyunu İstanbul'dan sonra Ankara'da da sahnelenmiş.
Dönemin Başbakanı Adnan Menderes, yanına Demokrat Parti'nin önemli isimlerini alarak oyuna gitmiş.
Gerçi Muammer Bey, salonda Adnan Bey var diyerek bazı esprileri yumuşatmış ama yine de en azından bazı şeyleri Adnan Bey duymuş.
Nasıl mı karşılamış Adnan Bey?
Gülmüş, hem de katılarak...
Sonra da Muammer Bey'i kutlamış.
Hey gidi hey!
Hadi bir “modern tedirgin” edası takınıp sorayım:
Nereden nereye?

Bir aceminin keşfettiği magazin raconları

En ağır eleştiriden bile “kariyeri için bir hayat öpücüğü” çıkarma gayretine girmeyi başaran Seren Serengil hakkında olumlu ya da olumsuz tek bir laf bile edilmemelidir.
Ne olursa olsun, hangi skandal patlarsa patlasın, hangi kavganın içinde yer alırsa alsın Ece Erken denilen sunucu arkadaşın mahcup olması mümkün değildir.
Magazin figürleri, neyin haber olup neyin haber olmayacağını, magazin habercilerinden daha iyi bilirler.
Magazin dünyası ile dış politika arasında şöyle bir benzerlik var: İkisinde de ebedi dostluklar ya da ebedi düşmanlıklar olmaz.
Her yerde olduğu gibi magazin dünyasında da araya “kız meselesi” ya da “erkek meselesi” girerse çirkinleşme kaçınılmaz olur.
Bir magazin figürü ile asla dost olamazsınız. Çünkü en samimi muhabbette bile gözünün biri mutlaka kamera ya da fotoğraf makinesini kollamaktadır.
Magazin dünyasında çok az kişi, “rezil olma korkusu” taşımaktadır.

Ah Bülent Arınç ah

BÜLENT Arınç şöyle demiş:
“Hayat alkol ve seksten ibaret değildir”.
Ardından da eklemiş: “Hukuk devletinde her şeyin bir ölçüsünün olmaması, özgürlüklerin sınırsız olması söz konusu değildir”.
Sonra “Bu da size kapak olsun” der gibi şöyle demiş: “Çağdaşlığı içki kadehlerinde aramak ve orada bulmak isteyenlere ithaf olunur”.

Nasıl da yargılayıcı değil mi?
Sanki “Hayat alkol ve seksten ibarettir” diyenler varmış gibi...
Nasıl da sınırlama heveslisi değil mi?
Sanki “içki içme özgürlüğü” üzerinde titizlenmek, sınırsız özgürlük talep etmek anlamına gelirmiş gibi...
Bülent Arınç gibi bu zamana kadar hep “Benim hayatıma ne karışıyorsunuz kardeşim? Bırakın, dileyen dilediği gibi yaşasın” demiş bir akımın çocuğundan bunları duyunca gülümsedim.
“Ah insanoğlu ah” dedim.
Ardından da ekledim:
“Kendi hayatına karışılmayacak bir ortamı yakalayınca nasıl da başkalarının hayatlarına karışmaya başlıyorsun. Güç elinde değilken güçlülerin senin hayatını yargılamasına, sınırlamasına isyan edersin. Ama gücü eline geçirince bu sefer sen başkalarının hayatını yargılarsın, sınırlamaya çalışırsın. Üstelik hukuku da kullanarak”.

Kemal Bey'in büyük lafları

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu şu türden bir taktik hata yapıyor: Memleketin önemli bir sorununu ve çözümünü ısrarla dile getirerek halkı etkilemektense...
Altını tam olarak dolduramadığı, kamuoyunu tam olarak ikna edemediği skandal iddialarla ortaya çıkmayı tercih ediyor.
Çünkü böylesi daha kolay ve o işin kolayına kaçıyor.
Mesela “Gelir dağılımındaki adaletsizlik” meselesiyle etkilemek gibi zorlu bir yolu tercih edeceğine “Kayseri yolsuzluk dosyaları” ile vurup geçmek istiyor.

Aslında bu da bir yöntemdir.
Ama bu yöntemin olmazsa olmazları vardır:
BİR: Matematiksel olacaksın.
İKİ: Sendeletmeyeceksin.
ÜÇ: Devireceksin.
DÖRT: Karşı tarafa “gık” bile dedirtmeyeceksin.
BEŞ: Anlaşılır olacaksın.
ALTI: Belgeleri milletin gözüne dayayacaksın.
Eğer bunları yapamazsan...
Hem kendi ayağına sıkmış olursun, hem de durup dururken karşı tarafın aklanmasına katkı sunmuş olursun.

İşte bakın:
Kemal Kılıçdaroğlu çıkmış, “AK Parti ile Hizbullah örgütü arasında seçim işbirliği var” demiş.
Bomba iddia!
Fakat elde patlamaya mahkûm...
Çünkü Kemal Bey'in elinde böylesi bir işbirliğini kanıtlayacak, belgeleyecek tek bir kâğıt parçası bile yok.
Sadece “Hizbullah sempatizanlarının DTP yerine AK Parti'yi tercih etmeleri” olgusundan hareket ediyor.
“Böyle bir tercih varsa, kesin işbirliği vardır” mantığından hareketle büyük, çok büyük bir laf ediyor.
Göreceksiniz, bu büyük laf da ayağına takılacak.
Hatta takılmaya başladı bile...
Bakın Başbakan Tayyip Erdoğan dün ne dedi?
“Bu ifadeyi kullanmışsa bu en azından bir terbiyesizliktir. Çünkü bir iddia sahibi, iddiasını ispatla mükelleftir. AK Parti'nin Hizbullah'la bir ilişkiye girdiğini söylemek bir namertliktir”.
Adım gibi eminim:
Kemal Bey bu meydan okumaya ikna edici bir cevap veremeyecek.
Böylece vicdanları yaralayan “Hizbullah tahliyeleri” unutulacak ve geriye bu meydan okuma kalacak.
“Kendi ayağına kurşun sıkmak” dedikleri, işte böyle bir şeydir.



890 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

Bir şey yapmalı - 16/03/2016
MUHAFAZAKÂRINDAN solcusuna... Türk’ünden Kürt’üne...
NEŞET ERTAŞ HAKKINDA 10 ŞEY - 26/09/2012
Anadolu'da gönül sözünü 8 farklı şekilde telafuz eden tik kişiydi.
Bir Amerikan İtirafı - 24/04/2012
ADI: Henri Barkey
Bir kez daha aynı soru Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 06/03/2012
FETHULLAH Gülen’in 28 Şubat sürecinde durduğu yeri sorgulayan bir yazı yazdım.
Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? - 01/03/2012
ŞUNLARI yaptı: - Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi. - Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı. - “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
İtikatta cemaatçiyim amelde hükümetçi - 24/02/2012
SON tartışmalarda... “Cemaatçi” olmak ile “hükümetçi” olmak arasında gidip geldim. Bazen “Cemaatçi” oldum, bazen “hükümetçi”. Bir karara varamadım.
Müsteşar kurtuldu, peki ya diğerleri? - 22/02/2012
BİR yasa çıkararak MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, özel yetkili savcıların elinden kurtardınız. Böylece... Müsteşar Bey’in tutuklanmasının, çeşitli hoyratlıklara maruz kalmasının, sorgulanmasının, yargılanmasının falan önüne geçmiş oldunuz.
Yemişim AİHM kararını - 18/02/2012
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi... - Ergenekon’un varlığını kabul etmiş. - Tutuklamaları normal kabul etmiş. - Uzun tutukluluğu sorun olarak görmemiş. - Özel Yetkili Mahkemelerin süper adil işler yaptığını söylemiş. - Her şey mükemmel demiş.
İleri demokrasinin bir cilvesi daha - 14/02/2012
TÜRKAN Saylan’ın evi basıldı, “İleri demokrasi” dendi. - Generaller yargılandı , “Kimse yargıya hesap vermekten kaçınamaz” dendi.
 Devamı
Üyelik Girişi
SMMM AYŞE ATASOY

Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar39.649339.8081
Euro46.767646.9550
Hava Durumu
Saat