Ayhan ATASOY

S.M.Mali Müşavir & Bağımsız Denetçi & Bilirkişi

Ayhan Atasoy
ayhanatasoy@hotmail.com
Bekir Coşkun
22/09/2010

ANNE kuşlar, son birikinti suyu da kuruyan gölü terk etmek üzere havalandılar.

 

Yavrularının da kanatlanıp peşlerinden gelmesi için gölün üzerinde daireler çizmeye başladılar.

 

Ama küçük kuşların uçma zamanı gelmemişti.

 

Yuvalarının otları arasından başlarını yana yatırıp, gözlerini kırpıştırarak gökyüzündeki annelerine baktılar.

 

Anneler orada kalsalar, susuzluktan öleceklerdi.

 

Gitseler; yavruları orada kalacaktı.

 

Annelik içgüdüsü ile ölümden kaçma içgüdüleri çatıştı. Gökyüzünde dönüp durdular.

 

Allı turna sürüsü bir indi kuru göle, bir çıktı gökyüzüne.

 

Çığlıklar ata ata yavrularını bu erken ve zorunlu göçe çağırdılar, küçük kuşlar ancak bir-iki adım atabildiler, henüz gelişmemiş kanatlarını çırptılar, cılız seslerle yanıt vermeye kalktılar, gökyüzüne doğru ağızlarını açıp kapattılar.

 

Ama asla uçamadılar.

 

 

  •  

    Tuz Gölü�dür burası.

     

    Konya ile on dört il ve ilçenin kanalizasyonunu bu muhteşem göle akıtmak için devletin trilyonlar harcayıp 125 kilometre beton kanal yaptırdığı eşsiz göl...

     

    İnsanoğlunun doğaya karşı ahlaksızlığının ve saygısızlığının en çarpıcı kanıtı olan ve bunu yok olarak ödeyen bir yeryüzü harikası...

     

    Gelişigüzel sulama kanalları ile suyunu bir yandan çekip, öte yandan on dört yerleşimin sanayi atıklarını, fosseptiğini, kirini, pasını bağladıkları Tuz Gölü.

     

  •  

    Sonra ne oldu bilmiyoruz.

     

    Ortalık karardı, birkaç gün sonra gölün kurumuş kıyılarında çok sayıda yavru kuş buldular Selçuk Üniversitesi Veteriner Fakültesi�nin araştırmacıları.

     

    Anneler gitmiş, yavrular ölmüştü.

     

    Bir köylü, muhabire "Yaşayan bir yavru bizim gölgemizi görünce annesi sandı ki, yiyecek geldi diye birkaç kez ağzını açtı, ama öldü" dedi.

     

    Belki son yavru kuştu...

     

    Ve siz hálá dünyayı kimin ısıttığını, kimin iklimleri bozduğunu, suların neden kesildiğini, bahçelerimizi ve bizi kimin susuz bıraktığını merak ediyorsunuz.

     

    Öyle mi?..

     

     

    Bekir COŞKUN tarafından yazılan bu makale, 08 Ekim 2007 Pazartesi günü yayınlanan Hürriyet Gazetesindeki köşe yazısıdır.



  • 1060 kez okundu. Yazarlar

    Yorumlar

    Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

    Yazarın diğer yazıları

    Ankara diye insanlar vardır. - 04/10/2017
    Ankara diye bir şehir yok artık gerçekten. Ankara diye insanlar var.
    Oysa Bir Umuttu - 14/07/2017
    Hayat akıp giderken avuçlarımdan
    5'te 5 Ders - 12/10/2011
    Okuldaki ikinci ayımda, hocamız test sorularını dağıttı. Ben okulun en İyi öğrencilerinden biriydim. Son soruya kadar soluk almadan geldim ve orada çakıldım kaldım. Son soru söyleydi :
    Japon düşünür Masumi Toyotome’nin sevgi üzerine söyledikleri. - 24/05/2011
    Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir” diye başlıyor Toyotome. “Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz?” diye soruyor... Sonra anlatmaya başlıyor.
    Osmanlı padişahları - 29/10/2010
    Osmanlı hanedanınıdan 36 padişah toplam 623 sene hüküm sürmüştür. İlk önce Bey diye adlandırılan padişahlar, 1383'den itibaren Sultan, 1517 tarihinden sonra da Sultan unvanına ek olarak Halife unvanını da taşımaya başlamışlardır.
    Yılmaz Özdil - Muz Cumhuriyeti - 13/10/2010
    Muz Cumhuriyeti
    Yılmaz Özdil - 09.10.2010 Tarihli Yazısı - 09/10/2010
    Et’liye süt’lüye karışmayın... Türbanı kaşıyın
    Yılmaz Özdil -08.10.2010 " Kürtler Vadisi " - 08/10/2010
    “Yasaklar kalksın” diyen BDP, Kurtlar Vadisi’nin “yasaklanması için” RTÜK’ü göreve çağırdı.
    Yılmaz Özdil - 07.10.2010 - Efonaltı - 07/10/2010
    El Kaide’de F16 pilotu Türk subay varmış, Pakistan istihbaratı tespit etmiş.
     Devamı